elif doğan

Kimdir?

2006 kasım doğumlu deniz’in ve 2010 mart doğumlu derin’in annesiyim. lise aşkımla evlendim, birlikte amerika’ya gittim, orada yaklaşık 10 sene okuyup, yaşayıp, çalıştıktan sonra türkiye’ye döndüm. çocuğuma kendim bakmak için çalışmaya ara verdim ve bir süre sonra bunalınca kendimi blog tutarken buldum. o zamandan beri de blogcu anne olarak bilinmekteyim.

çocuk yetiştirmenin şimdiye kadar yaptığım en karmaşık iş olduğunu düşünüyorum. burada bu konudaki gözlemlerime, yaşadıklarıma, tecrübelerime yer veriyor, ancak katiyetle uzman görüşü belirtmiyorum. nitekim, kendi çocuklarım dışında hiçbir konuda uzman değilim. aslında kendi çocuklarım üzerine uzman hiç değilim, ki zaten bu blogun çıkış noktası da bu.

tarsus amerikan koleji mezunuyum.

sevmediğim halde işletme okudum, üzerine işletme master’ı yaptım, yetmedi doktoraya başvurdum, neyse ki kapısından döndüm.

profesyonel hayatım boyunca “başkalarına faydam dokunsun” mantığıyla sivil toplum örgütlerinde çalıştım.

emzirme reformu‘nun fikir annesiyim.

doğumun doğal olanını severim. tıbbi bir gerekçe olmadan uygulanan planlı sezaryene çok kızarım.

doğal doğumlar artsın diye pozitif doğum hikâyeleri‘ne yer veriyorum.

“bir lisan, bir insan” düşüncesinden yola çıkarak çocuklarıma ingilizce öğretiyorum.

hayatımda duyduğum en büyük pişmanlıklardan biri lisedeyken voleybol ve piyano arasında tercihimi piyano yönünde kullanmamış olmak.

adı ve soyadı aynı olan bir insanla evliyim.

genel anlamda paylaşmayı seven biriyim. ancak birileri önümdeki nutella ya da taze antep fıstığına elini uzattığında arıza çıkarabilirim.

sex and the city dizisinin mr. big’i chris noth’un new york’ta bana martini ısmarlamış olmasıyla lüzumsuz bir gurur duyarım.

yemek seçerim. bununla gurur duymam.

iflah olmaz bir lord of the rings hayranıyım. peter jackson’ın üçlemesinin -hem de uzun versiyonlarını- repliklerini baştan sonra bir oturuşta söyleyebilirim.

cappucino, espresso, latte gibi süslü isimleri olan kahveleri ciddiye almam. bana göre bir tek kahve vardır; o da dostla içilen türk kahvesidir.

dahi anlamındaki –de’nin bitişik yazılmasına illet olurum.

topuklu ayakkabıyla hızlı adım yürüyebilen kadınları çok kıskanırım.

tepem atınca saçımı kestiririm. ya da boyatırım.

olayları fazla analiz ederim.

konuşmayı severim. dinlemeyi daha çok severim. yazmayı en çok severim.

haksızlığa gelemem.

her şeyin bir sebebi olduğuna inanırım.

anne olmanın başıma gelen en yorucu ama en keyifli, en zor ama en eğlenceli şey olduğunun farkındayım. anne olabildiğim, sağlıklı çocuklar doğurabildiği için şükrediyorum. ama “annelik her zaman tozpembe değildir.” buna inanıyor, bunu söylüyorum.